CEMAL KARACAN ANADOLU LİSESİ
  VERİMLİ ÇALIŞMAK
 
 İnsanın eğitim için harcayacağı en uygun dönem çocukluk ve gençlik çağıdır. Bu çağı en iyi şekilde değerlendirenler, gelecekte toplum içinde en güzel konumlara gelebilirler. İyi bir eğitim alma imkanına sahip olanlar, bunu değerlendirdikleri takdirde içlerindeki devi uyandırmış olacaklardır. Bir çok genç, sahip oldukları imkanları ve gençliklerini değerlendiremediklerinden hep başarısız olmuşlardır. Oysa ki, iyi bir rehberin öncülüğünde yapılacak her türlü çalışma insanın hayattaki başarı merdivenlerini rahatlıkla çıkmasını sağlayacaktır.
İyi bir rehberden kastımız, bir insan olabileceği gibi, bir sistem de olabilir. Birçok yerde uygulanmış ve kullananlara başarı getirmiş olan sistemlerin biraz değiştirilmesiyle tekrar başarı sağlaması mümkündür. Yapılacak değişikler kişiden kişiye değişebilir. Nasıl ki her insanın fıtratının farklı olması, farklı imkan ve şartlara sahip bulunması gayet normal bir durumsa, başarı için de farklı sistemlerin uygulanması gayet normaldir.
ÖSS’ye hazırlanan iki öğrenciden birinin her gün 100 soru çözmesi ona başarı getirebilir ama diğer öğrenci her gün 200 soru çözse bile başarılı olamayabilir. Burada önemli olan çok soru çözmek değildir. Elbette bunun bir etkisi vardır, ama tek geçerli yol değildir. Bilinçsizce çözülen ve doğru-yanlış kontrolü yapılmayan sorularla hedefe ulaşmak mümkün değildir. Başarıya ulaşmak için yapılan çalışmaların verimli olması gerekir.
Okul hayatında başarılı olan bir çok öğrenci ÖSS’de başarılı olamamaktadır. Hatta iki bin civarındaki okul birincisinin her yıl üniversiteye girememesi bunun bir göstergesidir. Okulda biraz gayretle başarıya ulaşılabilir, ama konu ÖSS olunca gayret etmekle birlikte planlı ve verimli çalışmak da gerekir.
Her türlü çalışmada başarıya ulaşmak için;
   Hedefler belli olmalı
   Başarı için, çalışma isteği her zaman var olmalı
   Nerede, ne zaman, ne kadar ve nasıl çalışılacağı planlanmalı
   Çalışma ve öğrenme teknikleri bilinmeli
   Çalışmaları aksatacak durumlar olmamalı
   Çalışma ortamı uygun olmalı
   Başaranların tecrübelerinden yararlanılmalı
   Mutlaka kontrol yapılmalı
   Konsantrasyon ve motivasyonu bozacak şeylerden uzak durmalı
   Sağlığa dikkat edilmeli
   Kaygıdan kurtulmalı
   Sabırlı olmalı
   Dua etmeli

Yapılan çalışmaların verimli olması için bir çok şeye dikkat etmek gerekir. Okulda, evde, dershanede, parkta, otobüste, kısaca nerede çalışırsanız çalışın bunlara dikkat etmediğiniz takdirde saatlerinizi boşa harcamış olursunuz. Her verimsiz çalışmanın arkasından moral bozukluğu, motivasyonsuzluk, kaygı ve ardından boş vermeler gelir. Oysa aileniz ve çevreniz sizden başarı beklemektedir. Onları hüsrana uğratmak doğru değildir, çünkü sizin için harcanan emeklerin karşılığı başarısızlık değil, en güzel okullarda okumaktır. Başarılı olmak için verimli çalışmalısınız. Peki verimli çalışmak için ne yapmanız gerekiyor, hadi gelin onları öğrenelim sonra da uygulayalım.
Çalışma ortamı
   
Kendinize uygun ideal bir program yaptıktan sonra yapacağınız tek şey artık oturup ders çalışmaktır. Programınızı gönül rahatlığıyla uygulayabilmeniz için bazı altyapı sorunlarını halletmenize bağlıdır. Altyapıdan kastımız çalışmalarınıza destek verecek faktörlerdir. Bu faktörlerin en başında çalışma ortamınızın uygunluğu gelir. Çalışma ortamının başarıya etkisi çok fazladır. Okullardaki sınıfların dizaynı öğrencinin dersi daha iyi anlamasına yönelik bir çalışmadır. Aynı şekilde laboratuarlarda her bir nesnenin yeri, masalar, lavabo gibi şeylerin konumları da önemlidir. Öyleyse sizlerde ders çalışırken bulunduğunuz ortamın sizi rahatsız etmeyecek ve çalışmalarınızı kolaylaştıracak bir durumda olması gerekir. Ders çalıştığınız ortam neresi olursa olsun, dikkat etmeniz gereken şeyler sizi dersten soğutmayacak hatta daha çok çalışmanızı sağlayacak bir durumda olması gerekir.
◙   Çalışma Odası: Ülkemizdeki koşullar her öğrencinin bir çalışma odasının olmasına imkan vermemektedir. Bazı aileler fedakarlık yaparak çocuklarının geleceği için bir odalarını onlara tahsis edebilmektedir. Siz eğer bu şanslı öğrencilerden biri iseniz bu odayı sadece ders çalışmak için kullanmalısınız. Odadaki her şey sizi ders çalışmaya zorlamalıdır. Duvarlarda sizi hedefinize yönlendirecek veciz sözler, hedefinizdeki okulun adı, resmi, yaptığınız programları gösteren tablolar olmalıdır. Odanızın duvarındaki boya açık renkli olmalıdır. Böylece gözleriniz yorulmamış olur. Yeşil ve mavinin açık tonları ile krem gibi renkler idealdir. Beyaz renk ışığın tamamını yansıttığından gözlerinizi yorabilir. Koyu renkler de gözü yorduğundan duvarınızın rengine dikkat etmeli, gerekiyorsa tekrar boyamalısınız. Bunun haricinde tuttuğunuz takımın posteri, artist resimleri, doğa manzaraları vs. olmamalıdır. Çünkü bunları gördüğünüzde farklı hayallere dalıp ders çalışmayı erteleyebilirsiniz. Yapmanız gereken bu türden hayalleri kurma işini ÖSS’den sonraya bırakmak. ÖSS’den sonra bunun için yeteri kadar vaktiniz olacak.
◙   Masa ve Sandalye: Derslerinizi uygun büyüklükteki bir masada çalışmanız gerekir. Masanız kesinlikle pencereden uzakta olmalıdır. Böylece arada bir dışarıya bakmadan derslerinizi çalışmış olursunuz. Kullandığınız sandalye çok yumuşak olmamalıdır. Bu tür bir sandalye sizin uykunuzu getirebilir. Sert bir sandalye ise sizi rahatsız eder. En iyisi orta derecede bir sandalye olsun. Sandalyenin boyuna da dikkat etmelisiniz, sizi masadan çok yukarıda veya aşağıda tutmamalıdır. Masanızın üstünde gereksiz eşyalar bulunmamalı ki konsantrasyonunuz bozulmasın. Masada sadece çalışacağınız dersin kitabı, defteri, kalemleriniz, silginiz vs bulunmalıdır. Sevdiğiniz birinin çerçeveli resmi, telefon, vazo, dergiler vs bulunmamalıdır. Bunlar ve benzeri şeyler sizin masada kullanacağınız alanı daralttığı gibi dikkatinizi de dağıtacaktır.
◙   Televizyon, Bilgisayar ve Müzik Seti: Bütün bunlar başlı başına ders çalışmanızı engelleyecek teknolojik eşyalardır. Bunların çalışma odanızda olması ise bir cinayettir. Şöyle bir haberlere bakayım derken veya maç sonuçlarını bir öğreneyim derken bir bakmışsınız 2 saat geçmiş ve siz programınızı uygulayamamışsınız. Elbette televizyon seyredeceksiniz ama bunun zamanı ve süresi olmalıdır ki yaptığımız programı uygulamada sıkıntı yaşamayasınız. Yerinde kullanılmazsa televizyonun büyük bir zaman yamyamı olduğunu ispatlamaya gerek yok bunu herkes biliyor. Sizin için yararlı olduğuna inandığınız programları izlerken bile dikkatli olmalı planlarınızı aksatmamalısınız. Bilgisayar hayatımızı kolaylaştıran bir alettir. İnsan farkında olmadan bilgisayar başında saatlerce oyun oynayabilir veya internette sörf yapabilir. Yani bilgisayar da televizyon gibi bir alet. Her ikisinin kullanımında dikkatli olunmalı, özellikle ÖSS’ye kadar. Odanızda bulunan bir müzik seti sizi, ders çalışırken onu kullanmaya adeta mecbur eder. Müzik dinleyerek ders çalışmanın daha verimli olduğunu gösteren hiçbir araştırma yoktur. Hatta tam tersi ispatlanmıştır:ders çalışırken müzik dinlemek algıda zayıflamaya yol açmaktadır. Buna sözsüz yani enstrümantal müzikler dahil. Birçok öğrenci bunu kabul etmeyebilir ama gerçekler böyle söylüyor. Buradaki gerçek tıpkı biber gibi acı. O halde daha verimli bir çalışma için sessiz bir ortam. Kısaca odanızda bu teknolojik ürünler olmayacak.
◙   Yatak, Koltuk: Şöyle biraz dinleneyim veya birazda burada çalışayım diyebileceğiniz şeyler odanızda bulunmamalıdır. Orada geçirmeyi planladığınız 1-2 dakika size pahalıya mal olabilir. Az da olsa kendinizi yorgun hissettiğinizde  hemen ulaşabileceğiniz bir konumdaki yatak veya koltuk sizi rüyalarla dolu bir aleme götürecektir. Bu yüzden mümkünse yatağınız çalışma odanızda olmasın. Odanıza girdiğinizde aklınıza sadece ders çalışmak gelsin ve başka faaliyetler için imkanlar olmasın.
◙   Kitaplık: Çalışma odanızda bir kitaplık bulunmalıdır. Bu kitaplıkta sadece ÖSS’ye hazırlık kitaplarınız ve okul kitaplarınız bulunmalıdır. Dershaneden aldığınız testler, dokümanlar, karalama kağıtları, kalemler, vs. bu kitaplıkta olmalıdır ki ihtiyaç hissettiğinizde hemen ulaşmanız mümkün olsun. Eğer bunlar size yakın bir yerde olmazsa ev içinde onları aramaya-almaya çıktığınızda hem konsantrasyonunuz bozulur hem de evde başka bir şeye takılıp oyalanabilirsiniz. Belki de ihtiyacınız olan o şeyi almaya üşenip dersiniz verimini düşürebilirsiniz.
◙   Sıcaklık: Çalışma odanızın sıcaklığı 18-25 derece arasında olmalıdır. Daha sıcak olduğunda terleyip sıkılabilir veya gevşeyip uykunuz gelebilir. Bunun tersi bir durumda ise vücudunuz soğukla mücadele edecek enerjisini vücudunuzu ısıtmaya harcayacaktır. Her iki durum da ders çalışmalarınızı olumsuz yönde etkiler.
◙   Işık: Çalışma odanız yeteri kadar ışıklı olmalıdır. Çok aydınlık veya loş ortamlar ders çalışmayı engeller. Odanızı aydınlatan ışık gözlerinizi direk etkileyecek bir konumda bulunmamalıdır. Işık yansımalar sonucunda gözünüze direk gelirse gözleriniz yorulur. Işığı arkanızdan geldiğinde gölgeniz önünüze düşeceğinden notlarınızı net olarak göremezsiniz. Bu durumda en ideal olanı ışığın solunuzda olmasıdır. Böylece, yazarken yazdıklarınızı net olarak görebilirsiniz.
◙   Havalandırma: Odanızın havası her zaman temiz olmalıdır. Odadaki havada oksijenin azalması baş ağrısına sebep olur. Beynin en önemli gıdası oksijen olduğundan bunu ondan esirgemeyin. Nede olsa bedava. Odanızın havalandırma işlemini dersler arasında vereceğiniz molalar sırasında yapın. Ders çalışırken pencerenin açık olması, dışarıdan gelecek seslerin sizi rahatsız etmesi ve dolayısıyla da motivasyonunuzun bozulmasını sağlayacaktır.
Böyle bir çalışma ortamına herkes sahip olamayabilir. O halde yapılacak şey ideal olan bu ortamı yakalamaya çalışmaktır. Eğer evinizde sizin ders çalışmanız için bir oda yoksa siz de kendinize her zaman çalışabileceğiniz bir yer bulun. Yemek masası mesela. Kasanın uygun tarafına oturup bütün eşyalarınızı da yanınıza alarak çalışmak fena fikir değil sanki. Böylece yemek masasını her gördüğünüzde aklınıza ders çalışmak gelecektir. Çalışmalarınız sırasında evdekilerden ricada bulunup sizin bulunduğunuz ortama gelmemelerini sağlayarak kendinize ders çalışma ortamı hazırlamış olursunuz. Bu mümkün değilse dizlerinizin üzerine koyacağınız bir sehpada ve odanın bir kenarında ders çalışabilirsiniz. Evdeki herkese açık bir ortamda yapacağınız bu işlem için odanın en sakin zamanını seçin ve bunun için gerekiyorsa uykunuzdan fedakarlıkta bulunun. Kalabalık ortamlarda ders çalışmak genellikle dikkatin dağılmasına yol açar. Aslında her ortamda ders çalışmayı başarabilmek gerekir: Okuldayken teneffüste, durakta, otobüste, boş derslerde, birisini beklerken, kuyrukta beklerken, vs.
Nerede çalışırsanız çalışın bulunduğunuz ortam her zaman düzenli olmalıdır. Böylece tekrar ders çalışmaya başladığınızda yeni düzenlemelere gitmemiş olursunuz.

Ön Çalışma
Sporcular yapacakları müsabakalara çıkmadan önce ısınma hareketi yaparlar. Böylece müsabaka fiziksel ve zihinsel olarak hazırlanmış olurlar. Isınma hareketi yapmadan müsabakaya çıkan sporcuların müsabaka boyunca zorlandıklarını fark etmişsinizdir. Şampiyon olmak isteyen takımlar veya sporcular müsabaka tarihine kadar sık sık antremanlar yaparak hazırlıklarını sürdürürler. Böylece başarı yolunda ilk adımı atmış olurlar.
Türkiye şartlarında üniversiteli olmanın yolu dershanelerden geçiyor. Bunun istisnalarının olması bu gerçeği göz ardı etmemiz için yeterli değildir. Dershanelerde görülen derslerin müfredatı ilköğretim ve liselerde okutulmaktadır. Dolayısıyla dershanedeki dersler tekrar mahiyetindedir yani bu dersleri öğrenciler daha önce öğrenmişlerdir.
Dershaneye giden bir öğrenci iseniz dershaneye gitmeden sporcular gibi hazırlık yapmanız yararınıza olur. Öğretmeninizin anlatacağı konuyu kaba hatlarıyla bilmeniz o konuyu daha çabuk kavramanızı sağlayacaktır. Bu hazırlığı yapmak, konuyu anlamaya, öğrenmeye yönelik olmamalıdır. Anlama ve öğrenme derste öğretmeninizin yardımıyla olacaktır. Bunun daha hızlı olması için öğretmeninize yardımcı olmanız sizin yararınızadır.
Yapacağınız hazırlık sırasında kafanıza takılan soruların cevaplarını öğrendiğinizde içinizde derse karşı bir sevgi, ilgi ve istek oluşacaktır. Böylece kendinizi motive etmiş olacaksınız. Ders sırasında bu soruların cevaplarını alamadığınız takdirde bunları öğretmeninize sorarak öğrenmelisiniz. Yapılan araştırmalar bu şekildeki bir çalışmanın diğerlerine göre daha verimli olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Etkili Dinleme
İşitme ve dinleme farklı şeylerdir. Bir çok öğrenci okulda veya dershanede öğretmenlerini dinlemekten ziyade işitmekle yetindiklerinden başarısız olmaktadırlar. Öğretmeninin anlattıklarını işiten bir öğrencinin sadece kulağı bir iş yapmış olur. Oysa öğretmenini dinleyen öğrencinin kulağı ile birlikte beyni de iş yapar.
Dinleme sırasında anlamaya ve kavramaya yönelik bir çaba vardır. Bu çaba sonucunda beyin yeni bilgiler kazanmış olur. Kazanılan bu bilgiler ihtiyaç duyulduğunda hemen ortaya çıkar. Sadece işitmekle yetinen bir öğrenci için bu durum söz konusu olamaz. Yapılan araştırmalar insanların öğrendikleri şeylerin %90’ını dinlemeyle elde ettiklerini ortaya çıkarmıştır. Dinleme sonucu öğrenilenlerin yaklaşık yarısı kısa bir süre sonra hatırlanabilmektedir. 2-3 saat sonra ise dinlenilenlerin ancak %25’i hatırlanabilmektedir. O halde yapılacak tek şey var: dinleme konusunu daha verimli hale getirmek.
Ders sırasında dinleme işlevinin verimsiz olmasının sebepleri;
   Fiziksel ve zihinsel sorunlar
   Başarısızlık kaygısı
   Kendine güven eksikliği
   Dinlemeyi bilmeme
   Ortamın uygun olmaması
   Konsantrasyon bozukluğu
   Anlatılan konuya yabancı olma
   Dersten çok öğretmenle ilgilenme
   Başka bir şeyle ilgilenme
   Arka sıralarda oturma
   Anlatılanları not etmeme
   Parmak kaldırıp derse katılmama
   Dersi veya konuyu önemsememe
   Öğretmene karşı olumsuz tavır takınma
   Anlatılanları olduğu gibi not almaya çalışma
   Anlatılan konuyu bildiğini sanma
   Öğretmenin yetersizliği
   Derse veya konuya ilgi duymama
   Öğretmene gereksiz sorular sorma
   Ayrıntıya takılıp asıl konudan uzaklaşma
   Derse veya konuya karşı önyargılı olma
   Hayallere dalma
   Rahatsız edici arkadaşlar
   Ruhsal ve bedensel yorgunluk

Genel olarak dinlemeyi verimsizleştiren faktörler bunlardır. Bu faktörler ortadan kalktığında etkili dinlemeyi sağlamış olursunuz. Bu dinleme işini normal hayatınıza yansıttığınızda ise herkes tarafından sevilen ve aranılan biri olabilirsiniz. Etkili dinlemenin yararları saymakla bitmez. Bu yararlar konumuzun dışında olduğu için oraya girmiyoruz.
Çalışmalarda başarılı olmanın yolu etkili dinlemeden geçiyor dedik. Peki derste etkili dinleme nasıl olur? İşte size birkaç ipucu:
   Derse girmeden önce fiziksel ihtiyaçlarınızı giderin. Aç-susuz, yorgun, uykulu olmak gibi durumlar sizin ders dinlemenizi olumsuz etkileyecektir.
   Kafanıza takılan ve dersle ilgisi olmayan soru ve sorunlarınızı ders sonrasına bırakın. Hem ders dinleyip, hem de onlara çözüm bulamazsınız.
   Derse konsantre olun. Araştırmalar derse ilginin ve dinlemenin artıp azalmak suretiyle sürekli değişkenlik gösterdiğini ortaya koymuştur.
   Öğretmeninizin kıyafeti, tıraşı, yürüyüşü, mimikleri üzerine yoğunlaşırsanız dersten uzaklaşırsınız. Tekrar dersi yakalamaya çalıştığınızda ise aradaki boşluğu kapatamayabilirsiniz.
   Derslere sürekli devam etmediğiniz takdirde, konular arasında boşluklar oluşacaktır. Bu boşluğu kapatmak için herhangi bir çaba harcamazsanız, o konuyla ilgili diğer konuları dinlemenin gereksizliğini düşünmeye başlarsınız.
   Sınıfın arka sıralarında oturduğunuzda tahtayı iyi görememe, öğretmeni iyi duyamama ve mimiklerini görememe gibi durumlarla karşılaşırsınız. Bütün bunlar dersi iyi anlamaya yardımcı olan faktörlerdir. Bu durumda kaçırdığınız yerler konuyu daha geç ve zor anlamanıza sebep olabilir.
   Ders için ön çalışma yaparak hazırladığınız soruların cevaplarını bekleyin. Bu, sizin zihnen uyanık kalmanızı sağlar. Sorularınızın cevabını beklediğiniz sürece etkili bir dinleme yapmış olacaksınız.
   Öğretmeninizin anlattıkları arasında ana fikri bulmaya çalışın. Derste anlatılan bir çok şey ana fikrin anlaşılmasına yardımcı olmak içindir. Öğretmeninizin vurguladığı, üzerinde fazlaca durduğu ve daha çok örnek verdiği yerleri daha dikkatli dinleyin. Kısaca, özetle, yani, örneğin, başlıca gibi kelimelerle başlayan cümleler bu cinstendir.
   Derste aktif olun. Anlamadığınız yerleri uygun şekilde öğretmeninize sorun. Bu ilginiz anlamanızı kolaylaştıracaktır. Diğer arkadaşlarınızın sorduğu soruları da iyi dinleyin, sizin aklınıza gelmeyen bir şeyler olabilir.
   Derste kendi cümlelerinizle alacağınız kısa notlar sonraki çalışmalarınızda size konuyu daha çabuk hatırlatacaktır. Not almak size hareketlilik kazandıracağından uyuklamanızı engelleyecektir. Anlatılanları bire-bir not etmeye çalıştığınızda ise dersten kopabilirsiniz.
   Derste anlama zorluğu çekiyorsanız, öğretmeninizin anlattıklarını ses kayıt cihazıyla kayıt edin ve evde tekrar tekrar dinleyin. Anlamadığınız yerleri daha sonra öğretmeninize sorun.
   Öğretmeninizin anlatacağı konuyu biliyorsanız bile dinleyin. Öğretmeniniz soruların farklı ve pratik çözüm yollarını anlatabilir, konunun aklınızda kalmasını sağlayacak orijinal örnekler verebilir.
   Daha önceki derslerde öğretmeninizle yaşadığınız can sıkıcı şeyler olabilir. Bunları düşünüp öğretmeninize karşı tavır aldığınızda kendinizi derse veremezsiniz ve kaybeden siz olusunuz.
   Aynı sırada oturduğunuz arkadaşlarınız sizi dersten uzaklaştırabilir. Dolayısıyla beraber oturacağınız arkadaşınızı iyi seçin. Sizin gibi derse karşı ilgili ve başarıya susamış biri olmasına dikkat edin. Böylece ders dışı şeylerle ilgilenmeden dersi takip edersiniz.


Okuyarak Çalışma
Okumaya ilkokuldan başlarız. Anlamaya ve öğrenmeye yönelik çalışmalarımız ise daha sonra başlar. İlkokulda öğrendikleri ile yetinmeye çalışanların hayatlarında başarılı oldukları pek söylenemez. Günümüz şartlarında ruhumuzun beslenmesi için bir şeyler okumak şarttır. Etkili ve düzenli bir okuma insana başarılar getirebileceği gibi, insanın kendisini tanıma ve keşfetmesini sağlayacaktır. Böyle bir okuma insana psikolojik açıdan rahatlama sağlayabileceği gibi hayattan zevk almayı da sağlayacaktır.
Özel bir gayreti olan kurumları ve kişileri istisna olarak kabul ettiğimizde ülkemizde okuma alışkanlığının olmadığını söyleyebiliriz. Bunun bir çok sebebi var. Ancak en önemlisi insanların, okumanın yararı ve okuma teknikleri ile ilgili bilgi sahibi olmamasıdır. Çok iyi teknikler kullanılsa bile insan bu konuda gayret göstermeli ki okuma işlevi hedefine ulaşsın. Yani iş yine insanda bitiyor.
Öğrenciler için okumanın önemi tartışılamaz. Öğrencilikte başarı, yetişkinlikte ise iş bulma ve bu işte tutunabilmenin yolu okumaktan geçer dersek sakın abarttığımızı düşünmeyin. Çünkü bilgi çağında yaşıyoruz ve bilmeyenlerin bu dünyada tutunabilmeleri pek mümkün değildir.
Okuma konusunda belli bir prensibe sahip olmayan öğrenciler pek çok sıkıntılarla karşılaşırlar. Bu sıkıntıları aşmanın yolu planlı ve programlı olmanın yanı sıra istekli ve hırslı olmaktır. Unutmamak gerekir ki azmin elinden hiçbir şey kurtulamaz. Aşağıda sıraladığımız sıkıntıları aşmak için daha sonra anlatacağımız teknikleri sabırlı bir şekilde uygulamaya sokmalısınız.
   Sınavlarda zamanın yetmemesi
   Sınavda sorulan soruların anlaşılamaması
   Yavaş okumadan kaynaklanan kaygı ve ardından gelen gerilim
   Ders çalışırken okuduğunu anlayamama
   Özellikle Türkçe dersindeki paragraf sorularında anafikri bulmakta zorlanma
   Çalışmaya ayrılan süre içinde hedeflere ulaşamama
   Ders çalışma işinin sıkıcı olmaya başlaması
   Dikkati toplayamama
   Lüzumsuz tekrarların getireceği zaman kaybı
   Hiç de yorucu olmayan okuma işlevinin yorucu hale gelmesi


Pek çok insan verimli bir okumanın nasıl yapacağını bilmiyor. Belleklerimizde ‘bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır’ şeklinde yer bulan düstur gereğince en kısa sürede okumalarımızı verimli hale getirmeliyiz. İlk zamanlar zor gibi gelse de bunlardan kurtulduktan sonra hayatınızda meydana gelen değişikliklerden dolayı şaşırıp kalacaksınız. Bir okumayı verimsiz kılan nedenlerden bazıları;
   Okumaya konsantre olamamak, başka şeyler düşünmek
   Okunan yazıyı parmak veya kalemle takip etmek
   Dudak kıpırdatarak okumak
   Okuma sırasında başı sağa sola hareket ettirmek
   Parlak veya loş ışık altında okumak
   Yatarak okumak
   İçinden sesli okumak
   Geriye dönerek tekrar okumak
   Önemli yerleri not almamak
   Okuma sırasında müzik dinlemek
   Kitabı gözden uzak veya yakında tutmak
   Kelime kelime veya heceleyerek okumak
   Ayrıntılara takılmak
   Çevredeki rahatsız edici faktörlerin varlığı
   Kelime hazinesinin zayıf olması
   Yorgunken veya yemek yedikten sonra okumak
   Amaçsız, plansız ve yöntemsiz okumak

Bunları bilmek okumayı verimli hale getirmez. Okumadan verim alabilmek için bazı teknikleri uygulamak gerekir. Bununla ilgili olarak 1960’larda geliştirilen bir yöntem dünya çapında genel bir kabul görmüştür. Bu yöntem 5 basamaktan oluşmaktadır. Bu yöntem sayesinde kitaptan okuyarak öğrenme kolaylaşmakta ve sınavlarda başarı elde edilebilmektedir.
1.   Göz atmak: Okunacak metin, dolayısıyla çalışılacak konu ile ilgili kaynağı tespit ettikten sonra konuyu şöyle bir gözden geçirmelisiniz. Bu gözden geçirme sırasında konunun ara başlıkları, kalın yazılmış kısımlar, eğik yazılmış kısımlar, altı çizili kısımları okuyun.. Çalıştığınız yerlerde varsa resim, grafik ve şekillerin altındaki yazıları da okuyun. Bazı yerlerde o bölümle ilgili giriş ve özet bölümleri vardır, onları da okuyun. Bunlar size konunun önemli yerlerini gösterecek, bir fikir sahibi olmanızı sağlayacak ve zihniniz öğrenmeye hazır hale gelecektir.
2.   Soru sormak: Okumaya başlamadan önce  göz attığımız metin ile ilgili sorular sormalısınız. Bu soruları konusuna göre 5N 1K şeklinde formüle edebiliriz: Ne?, Nerede?, Ne zaman?, Nasıl?, Neden?, Kim?. Sorularınızı hazırlarken konu başlıkları ve göz attığınız yerlerdeki ifadelerden yararlanabilirsiniz. Bu soruları daha detaylı bir şekilde bir kağıda yazıp önünüze koyarak okuma işlemi yaptığınızda metinde soruların cevaplarını bulabilirsiniz.
3.   Okumak: Artık okumaya başlayabilirsiniz. Okuma sırasında daha önce çıkardığınız soruların cevaplarını bulmaya çalışarak okuyun. Böylece hem dikkatiniz dağılmaz hem de öğrendiğiniz şey kalıcı olur. Okuma sırasında sorularınızın cevaplarını buldukça kağıdınıza yazmalısınız. Daha önce fark etmediğiniz önemli yerleri tespit ettiğinizde onları da not almalısınız veya kendinize has özel işaretlemeler yapmalısınız. İşaretlemeleriniz farklı renkteki kalemlerle olursa daha iyi olur. Bu yaptıklarınız zaman kaybı gibi görülse bile daha sonraki tekrarlarınızda işe yarayacaktır. Okuma sırasında yeni bir başlıkla karşılaştığınızda durun ve oraya kadar ki kısmı kendinize özetleyin. Okumanız bittiğinde ise bütün bu başlıklar altında anlatılan konuların birbirleriyle ilgisini kurun. Asıl konu ile detaylar ayırt etmeye çalışın.
4.   Sesli anlatmak: Okuduğunuz metinde aldığınız notları ve sorularınızın cevabını sesli olarak anlatın. Kendi kendinize ve ayna karşısında veya bir başkasına anlatarak okuduklarınızı pekiştirmiş olursunuz. Bu anlatım sırasında kitabınız kapalı olmalıdır. Sadece aldığınız notlara bakabilirsiniz. Konuyu anlatırken metindeki kelimeleri aynen kullanmaktansa kendi kelimelerinizi kullanın. Konuyu açıklayan anahtar kelimeleri bu anlatımda mutlaka kullanmalısınız. Sesli anlatma bazı öğrenciler için zaman kaybı olarak görülebilir veya içinden anlatma yoluna gidebilirler. Bu doğru bir hareket değildir. Çünkü başarıya ulaşmanın yolu çalışma sırasında geçen zamana değil, anlamaya bağlıdır. Sesli olarak yapacağınız tekrarlar sayesinde, zihniniz ve dikkatiniz dağılmaz, hayallere dalmazsınız, kelimeleri daha iyi telaffuz eder hafızanıza yerleşmesini ve hatırlamayı kolaylaştırırsınız. Anlatım sırasında önce soruyu sorun sonra cevabı verin, böylece şartlı refleks oluşturur sınavda böyle bir soru geldiğinde hemen cevabı verebilirsiniz. Anlattıklarınızı bir teybe kaydederseniz tekrar dinlediğinizde atladığınız veya eksik bıraktığınız yerleri tespit etme imkanınız olur.
5.   Tekrar yapmak: Artık son aşamaya geldik. Bütün notlar, kitaplar ortadan kaldırılarak yapılacak tekrarla konunun tam anlamıyla anlaşılmasını sağlayabilirsiniz. Bu sırada hatırlayamadığınız yerler olursa atlayın ve daha sonra notlarınıza bakarak hatırlayın. Konunun anafikrini hatırlatan ve anahtar konumundaki kelimeleri atlamamaya dikkat edin. Tekrar yapma sadece burada bitmemeli, günlük, haftalık, aylık tekrarlarla konuyu iyice pekiştirmelisiniz.
Bu yöntem biraz uzun ve zor gibi görünse de alışkanlık haline getirildiğinde öğrenme çok kolaylaşacak ve verim artacaktır. Yaklaşık 30 dakikalık süre içinde bu yöntemle bir konuyu çalışabilirsiniz. Bundan sonra konu ile ilgili soru çözmeye başlayabilirsiniz.
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız yöntem sayesinde okumalarınızı verimli hale getirebilirsiniz. Fakat 5 basamaktan oluşan bu yöntem yalnız başına yeterli değildir, onu destekleyecek başka hususlar da vardır. özellikle hızlı okuma tekniğini kullanmak çok yararlı olacaktır. Sadece bu konu ile ilgili gayet güzel kitapları piyasada bulabilirsiniz. Bu tekniği öğrendiğinizde sözel sorular için ayırdığınız sürenin daha da azaldığını göreceksiniz. Okuma ile öğrenmede verimlilik sağlamak için dikkat edilecek bazı hususları şöyle sıralayabiliriz;
   Hızlı okuma tekniği ile okumak
   Masa başında sandalye üzerinde oturarak okumak
   Not alarak ve işaretler koyarak okumak
   Sözlük kullanarak okumak
   Sürekli bir okuma kültürü oluşturmak
   Okuma başlamadan önce konu ile ilgili genel bilgiye sahip olmak
   Öğrenmek amacıyla okumak
   Okurken öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol etmek
   Dudak oynatmadan okumak
   Okurken yorulan gözleri zaman zaman dinlendirmek
   Göz ile kitap arasındaki uzaklık yaklaşık 30 cm olmalıdır
   Konunun zorluğuna göre okuma hızını değiştirmek
   Bir amaca yönelik okumak
   Geri dönmeden okumak
   Ağır metinleri 2-3 kere okumak
   Gereksiz bölümleri atlamak ve seçerek okumak
   Eleştirerek ve analiz ederek okumak
   Ayrıca, kısaca, buna ek olarak, sonuç olarak, fakat, dahası, bu yüzden, özetle gibi anahtar kelimelerle başlayan cümleleri daha dikkatli okumak
   Düzenli ve rahat bir ortamda okumak
   Okunan metinde geçen şeyleri düşlemek
   Sabahın erken saatlerinde okumak



Not almak, not tutmak, özet çıkarmak

Not almak gündelik ve mesleki hayatımızda mutlaka edinilmesi gereken vazgeçilmez bir beceridir. Hemen hemen herkes not almaya ihtiyaç duyar: Memurlar, emekliler, sekreterler, işadamları, öğretmenler, öğrenciler… Not almak, gündelik işlerin aksamadan yapılmasını sağladığı gibi bu işlerin düzenli, eksiksiz ve zamanında yapılmasında yardımcı olur. Not almanın evrensel bir standardı yoktur. Farklı şekillerde de olsa not almayı alışkanlık haline getirenler, hayatlarında  gelişme ve ilerleme olanağı yakalamışlardır. İnsanlar toplum içindeki konumlarına göre değişik sebeplerden dolayı notlar alırlar;
   Kitap, dergi veya gazete okumaları sırasında
   Yapılacak bir konuşma veya toplantı için
   Bir toplantı sırasında
   Yapılan gözlemler sonucu
   Bir anda akla gelen fikirler için
   Kişisel araştırmalar sırasında
   Konferans, panel ve açık oturumlarda
   Televizyon seyrederken, radyo dinlerken
   Derslerde
   

Bir öğrenci için not almanın, not tutmanın ve özet çıkarmanın önemini uzun uzun izah etmeye gerek yok. Çünkü bütün bu işler öğrenme faaliyeti için gerekli unsurlardır. Bunlar gerektiği gibi yapılmadığı takdirde, istenilen sonuçlar elde edilemez ve başarıya ulaşma açısından ileriye yönelik ivmede azalma olur.
Öğrenciler için not almak; bir konu ile ilgili öğrenilen bilgilerin ileride kullanılmak üzere bir yere yazılmasıdır. Yazma işlemi okuma ve dinleme gibi pasif değil eylemli bir öğrenme yöntemi olduğundan dolayı öğrencinin derse aktif bir şekilde katılımını sağlar. Yapılan araştırmalar öğrenme sırasında not tutan öğrencilerin daha başarılı olduklarını göstermiştir. Not tutma sırasında öğrenci, konuya konsantre olur, konu üzerinde düşünür, eleştiriler yapar ve böylece öğrenme faaliyeti hedefine ulaşmış olur.
Öğrenme süreci bir zincirin halkalarına benzer. Herhangi bir halkanın kopması o zincirin işlevini yerine getirememesi anlamına gelir. Hedef tespit etmek, ders dinlemek, not tutmak, özet çıkarmak, soru çözmek, denemeler yapmak tekrarlar yapmak, kontrol etmek gibi halkalardan bir tanesinin kopması zincire takılı duran başarılı öğrenci kolyesinin düşüp kaybolmasına sebep olabilir. Başkalarının tuttuğu notlardan veya çıkardığı özetlerden ders çalışmak bir zincire farklı bir halkanın takılması demektir. Bu farklı halka nasıl ki estetik açıdan gözü tırmalıyorsa öğrencinin kendisine ait olmayan şeylerle çalışması verimli olmaz.
Günümüzden yaklaşık 2400 yıl önce yaşayan Çinli büyük düşünür Konfüçyüs’ün,
   Ne duyduysam, unuttum
   Ne görürsem, hatırlarım
   Ne yaparsam, anlarım
şeklindeki sözleri öğrenme faaliyetlerinde yapmak fiilinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Buradaki yapmak fiilini biraz açacak olursak, yazmak, çizmek, anlatmak gibi karşılıkları görürüz. Yapılan araştırmalar, bir öğrencinin dinlediği dersin sonunda konunun %50’sini hatırlarken, not tutarak dersi dinleyen öğrencinin %80’ini hatırladığını göstermiştir. Öğrenmenin kalıcı olması için mutlaka yazılması gerekir. Yazmadan öğrenmeye çalışmak kuma yazı yazmaya benzer, zamanla silinip gider. Ders sırasında veya farklı zamanlarda alınan notların düzenli bir şekilde yazılmasıyla hem tekrar yapılmış olur, hem de konunun iyice anlaşılması sağlanır.
Not almanın sayısız yararları vardır. işte bunlardan birkaçı:
   Derse aktif katılım sağlar
   Ders sırasında uyumayı engeller
   Dikkatleri öğrenilmekte olan konuya yoğunlaştırır
   Unutmayı engeller
   Öğrenmeyi kolaylaştırır
   İyi bir dinleyici olmayı sağlar
   Yapılacak tekrarlarda zaman kazandırır
   

Not almanın veya özet çıkarmanın genel geçer bir kuralı veya şablonu yoktur. Herkesin kendine göre bir not tutma ve özet çıkarma şekli vardır, dahası olmalıdır. İnsanın kendine has yöntemlerle tutacağı notlardan yararlanması daha kolaydır. Bir başka insanın stilini benimsemek taklitçiliktir ve bunu öğrenmek için ayrıca bir gayret sarf etmek gerekir. İşte bu yüzden özellikle öğrencilerin kendilerine özgü bir not tutma sistemi geliştirmelidirler. Böyle bir alışkanlık insana hayatının ileriki dönemlerinde de yardımcı olur.
Tutacağınız notların veya çıkaracağınız özetlerin size yararlı olması için şunlara dikkat etmelisiniz:
   Hangi amaca yönelik not tuttuğunuzu bilin.
   Dinlemekte olduğunuz dersin anafikrini yakaladıktan sonra kısaca not alın.
   Konu ile ilgili örneklerden en çarpıcı olanını kısaca yazın.
   Aldığınız notların kısa ve öz olmasına dikkat edin.
   Her bir fikri veya konuyu ayrı paragraflarda ele alın veya işaret koyarak ayırın.
   Derse girerken not tutmak için gerekli malzemeleri hazır bulundurun. Kitaplar, renkli kalemler, defter veya küçük kağıtlar gibi.
   Tuttuğunuz notların yararlı olması için konu ile ilgili ön çalışma yapın.
   Öğretmeninizin üzerinde ısrarla durduğu kısımların altını çizerek, daire içine alarak, yıldızlarla veya kendinize özgü işaretlemelerle belirtin.
   Konu ile ilgili temel noktaları not etmeye çalışın, detaylarda boğulmayın.
   Detayları da not almaya çalışırsanız anafikirleri kaçırabilirsiniz.
   Bir kitaptan okuyarak ders çalışıyorsanız, her paragrafta anlatılan düşünceyi 2-3 kelime ile paragrafın bir tarafına not edin.
   Yazdıklarınızın okunaklı olmasına dikkat edin.
   Kendinize özgü semboller ve kısaltmalar kullanarak not alırsanız zaman kazanırsınız. + (buna ilave olarak, ayrıca), = (eşittir), > (büyüktür), $ (dolar),  (yukarıdaki),  (üçgen), gibi.
   Her zaman aynı sembolleri ve kısaltmaları kullanarak not alın.
   Bazı kelimelerin sadece sessiz harflerini yazarak, bazılarını da kısaltmalar yaparak yazabilirsiniz. mat (matematik), ün (üniversite), osm (Osmanlı İmparatorluğu), gzt (gazete) gibi.
   Not tutarken veya özet çıkarırken kendi ifadelerinizi kullanın, böylece konuyu ne kadar anladığınızı tespit edersiniz.
   Konu ile ilgili anahtar kelimeleri kaçırmayın.
   Anlamadığınız yerler olursa hemen öğretmeninize sorun bu mümkün değilse notlarınızın o kısmına bir soru işaret koyarak daha sonra sorun.
   Katılamadığınız derslerde, arkadaşlarınızdan aldığınız notları kendi ifadelerinizle anlaşılır şekilde tekrar yazın.
   Anlamını bilmediğiniz terimlerle karşılaştığınızda daha sonra araştırmak üzere onları not edin.
   Not tutma işlemini her zaman ve her derste yapın.
   Sınıfta not tuttuğunuz sırada sizi rahatsız edecek arkadaşlardan uzak oturun.
   Ders sırasında not tutacaksanız, oturduğunuz yerin rahat, aydınlık, öğretmenin jest ve mimiklerini görüp sesini duyacak şekilde önlerde olmasına dikkat edin.
   Çıkardığınız özetler ve notlarda defter veya kağıtların kenarlarında boşluklar bırakarak daha sonra yapacağınız ilaveler için yer ayırın.
   Yazdıklarınız anlaşılır olsun ki, daha sonraki çalışmalarınız bulmaca çözer gibi olmasın.
   Farklı renklerde kalemler kullanarak konuyu daha anlaşılır ve çarpıcı hale getirebilirsiniz.
   Gerektiğinde tablo, şekil ve grafikler çizerek konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayın.
   Uygun bir zamanda tuttuğunuz notları ve çıkardığınız özetleri gözden geçirerek hatalarınızı düzeltin, böylece tekrar yapmış olur ve öğrendiklerinizi pekiştirirsiniz.
   İnsan yazarak daha sistematik düşünüp, zihnini daha iyi organize ettiğinden, not tutmayı alışkanlık haline getirin.
   Tuttuğunuz notları ve hazırladığınız özetleri düzenli ve ihtiyacınızı karşılayacak bir şekilde arşivleyin ki gerektiğinde hemen ulaşabilesiniz.
   Her ders için farklı defterler veya farklı renklerdeki kağıtlar kullanın
   Arkadaşlarınızın aldığı notları ve çıkardıkları özetleri gözden geçirerek atlamış olduğunuz yerler varsa onları da notlarınız arasına kaydedin.|
   Kitaptan çalışırken başlıklar ve ara başlıkları ideal notlar olarak görebilirsiniz.
   Öğretmeniniz aynı şeyleri tekrar tekrar fakat farklı biçimlerde anlatıyorsa bu, o konunun önemli olduğunu gösterir. Bu farklılıkların hepsini yazmaktan kaçının.
   Bildiğiniz şeyleri not almak veya özetini çıkarmak suretiyle zaman kaybetmeyin.
   Çıkardığınız özet bir terimle ilgili ise veya konu başlığı tek kelimeden oluşuyorsa onu tek bir harfle yazın. Felsefe (F), sıfat (s), direnç (d) gibi.
   Tuttuğunuz notlarda birbirleri ile ilgili kısımları oklar çizerek belirtin.
   


Özet çıkarmak, not almak veya not tutmak bir amaç değil bir araçtır. Bunu her zaman etkin, zekice, kullanılır ve olgun bir yöntem olarak kullanmalısınız. Yani hedefinize yönelik çalışmalarınızda size hizmet etmelidir. Ne yapacağınızı bilirseniz ve uygulamaya koyarsanız bütün öğrendikleriniz elinizdeki bir reçete olmaktan kurtulmuş olur. Bu da neyi, ne zaman, neden nasıl yapacağınızı bilmekten geçer.

Tekrar yapmak ve hatırlamak
Tekrar yapmak ve hatırlamak her ne kadar farklı şeyler de olsa ders çalışma hususunda birbirine çok yakın kavramlardır. Biri olmadan diğerini gerçekleştirmek pek mümkün değildir. Bu yüzden bu iki kavramı birlikte ele almakta yarar var.
Ders çalışmanın verimliliğini sağlayan faktörlerden biri de tekrar yapmaktır. Tekrar yapmanın ön koşulu bir konuyu daha önce çalışmış olmaktır. Daha önce çalışılmayan dersin tekrarı olmaz. Buna ancak ders çalışma denir.
Çalışılan dersler zamanla unutulur. Bu unutma insan olmanın gereklerindendir. İnsan beyni daha önce öğrendiklerini unutmak suretiyle ancak yeni şeyler öğrenebilir. Unutmak tıpkı küllenen bir ateş gibidir. Küçük bir üfleme ile küller uçar gider geriye ateş kalır. Külleri savrulmayan ateş zamanla söner gider. İnsan beyni de zaman içinde kullanılmayan bilgileri hep arka planda tutar. İhtiyaç halinde ancak bunlar ortaya çıkabilir. Daha önce öğrenilen konuları hatırlamak için yapılacak tekrarlar bir ihtiyaçtır. Tekrar yapmaya gerek görmeyen öğrenciler bin bir emekle kazandıkları bilgileri adeta çöpe atmaktadırlar.
Hiç kimse öğrendiği bir şeyi unutmak istemez ama bunun önüne geçmek mümkün değildir. Yukarıda da söylediğimiz gibi öğrenmenin olması için unutmak gerekiyor. ÖSS’ye hazırlanan sizlerin öğrendiklerinizi hemen unutmanız iyi bir şey değil. Dolayısıyla sizler öğrendiklerinizi daha uzun süre aklınızda tutmalısınız (en azından ÖSS’ye kadar).
Yapılan araştırmalar insanların öğrendiklerinin % 54’ünü 1 saat içinde, % 66’sını 1 gün içinde, %75’ini ise 1 hafta içinde unuttuklarını ortaya koymuştur. Gördüğünüz gibi önemli bir sorunla karşı karşıya bulunmaktayız. Bu sorunu çözmenin tek yolu tekrar yapmaktır. Tekrar yapmak bazı öğrenciler için zaman kaybı gibi görülebilir, ancak gerçek hiç de öyle değildir. Tekrar yapmak öğrenme zincirinin bir parçasıdır. Ders başında çokça zaman geçirmekle öğrenme olmaz. Bilinçli bir şekilde yapılacak tekrarlar öğrenilenlerin kalıcı olmasını sağlayacaktır. Çok tekrar edilen konuların yeri geldiğinde hatırlanması daha kolaydır.
Öğrendiklerimizi unutmamızın değişik sebepleri vardır:
   Düzenli tekrarlar yapmadığımızdan.
   Hatırlamak istemediğimizden.
   Öğrendiklerimizin işimize yaramayacağını düşündüğümüzden.
   Anlatılanları anlamadığımızdan.
   Öğrendiklerimizi kullanmamamızdan.
   Öğrendiklerimizi beynimize düzenli bir şekilde yerleştirmediğimizden.
   Önceden hiç bilmediğimiz bir konu olduğundan.
   Öğrenme alışkanlığımızın olmamasından.
   Öğrenme sürecindeki isteksizliğimizden.
   Plansız ve düzensiz bir hayat yaşadığımızdan.
   Amaç ve hedeflerin sık sık değişip, ani ve değişken kararların alınması.
   Sistemli bir öğrenme olmadığından.
   Ne hatırlamamız gerektiğini bilmememizden.
   Düzenli uyku ve beslenme alışkanlığımızın olmamasından.
   Çalışma zamanını iyi organize edemememizden.
   Öğrendiklerimizin özetini çıkarmaktan üşendiğimizden.

Tekrar Süresi   Genel Tekrar Süresi   Bilginin Saklanma Süresi
1 saatlik çalışma   5 dakika   1 gün
1 gün sonra   10 dakika   1 hafta
1 hafta sonra   20 dakika   1 ay
1 ay sonra   30 dakika   Uzun süre
En güzel tekrarlar, okulda veya dershanede dersler bittikten eve döndüğünüzde yeteri kadar dinlendikten sonra yapacağınız tekrarlardır. Konuyu daha yeni öğrendiğiniz için yapacağınız bu tekrarlar çok yararlıdır. Elbetteki bu tekrar bir konunun pekişmesi için yeterli değildir. Belli periyotlarla yapılacak tekrarlar unutmayı engeller, hatırlamayı kolaylaştırır.
Yapılan tekrarlarla bağlantılı olarak konuların hafızada kalma süreleri için yandaki gibi bir tablo oluşturulabilir. Tabloya okuduğumuzda 1 saatlik bir çalışma sonunda yapılacak 5 dakikalık bir tekrar o konuyu 1 gün süreyle hafızada tutmakta ve gerektiğinde konunun detayları dahi hemen hatırlanabilmektedir. Aynı konu 1 gün sonra 10 dakikalık bir süreyle tekrar çalışıldığında 1 hafta boyunca o konu hafızada rahatlıkla saklanabilmektedir. 1 hafta ve bir ay sonra yapılacak tekrarlarla o konu artık hafızadaki yerini alacaktır.
Tekrar yaparken bazı noktalara dikkat etmeniz gerekiyor;
   Sözel derslerde tekrar yaparken önemli yerleri not alın.
   Sayısal derslerde problemin çözümüne ulaşıncaya kadar çalışın.
   Yapacağınız ilk tekrarlar okulda veya dershanede tuttuğunuz notlardan olsun.
   İkinci tekrarı yaparken önünüze boş bir kağıt alın ve hiçbir yere bakmadan hatırladıklarınızı anlamlı bir şekilde yazın. Daha sonra notlarınızla karşılaştırarak eksikliklerinizi giderin.
   Üçüncü tekrarı öğrendiğiniz bilgileri zihninizden geçirerek yapın.
   Daha sonraki tekrarlarınızı farklı kaynaklar kullanarak yapabilirsiniz.
   Birbirleri ile bağlantılı konuları tekrar ederken bir önceki konuyu tam anlamıyla öğrenip gerekli tekrarları yapmadan diğerine geçmeyin.
   Başta ve sonda öğrenilenler daha çok akılda kaldığından her dersin başında ve sonunda mutlaka 5-10 dakikalık tekrarlar yapın.
   Yatmadan önce yapacağınız tekrarlarla öğrendiklerinizi daha uzun sürede hafızanızda tutabilirsiniz.
   Günün ilk saatlerinde yapacağınız tekrarlarla da öğrendiklerinizi pekiştirebilirsiniz.
   Öğrendiklerinizi daha sonra kolayca hatırlayabilmek tekrarlarınızda pratik ifadeler kullanın (Q=m.c.t  formülünü kör macit şeklinde ezberleyebilirsiniz).
   Tekrar yaparken kendinize göre tablo, grafik ve şekiller kullanın.
   Uzun bir konuyu küçük parçalara bölerek çalışın.
   Neşeli olun, somurtmayın.
   Kendi hazırladığınız ders notları veya özetleri kullanın.
   Belli aralıklarla mola verin ve dinlenin. Yorgunluk, uykusuzluk ve isteksizlik bilinenleri de unutmaya sebep olabilir.
   Tekrar edeceğiniz konuya başlamadan önce daha önceki konuları gözden geçirmeniz derse motive olmanıza yardım edecektir.
   Tekrar yaparken arka arkaya aynı tür dersleri çalışmayın. Bir sayısal, bir sözel şeklinde çalışabilirsiniz.

Öğrenmede duyu organlarımızın çok önemli bir yeri vardır. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki;
   Sadece okuduklarımızın %10’unu,
   Sadece duyduklarımızın %20’sini,
   Sadece gördüklerimizin %30’unu,
   Hem görüp, hem duyduklarımızın %80’ini,
   Yeteri kadar tekrar yapılıp kullandıklarımızın %90’ını hatırlarız.

Öğrendiğimiz şeylerin üzerinden zaman geçtikçe hatırlanan bilgilerin miktarı gittikçe azalmaktadır. Bu azalma sadece zamanla ilgili değildir. Yeteri kadar dinlenmeme, ilgi azlığı, dikkati yoğunlaştıramama, konuyu kavrayamama, düzensizlik gibi faktörler unutmayı hızlandırır. Bir öğrenci için en kötü durum, öğrendiklerini unutmaktır dersek abartmamış oluruz. Öğrenme sonunda elde edilen bilgilerin yeri zamanı geldiğinde tekrar hatırlanabilmesi için kullanmanız gereken bazı taktikleriniz olmalı. Bunları kendiniz oluşturabileceğiniz gibi arkadaşlarınız kullandıklarını da kullanabilirsiniz. Unutmayın, akıllı insan çevresindekilerin aklını da kendi hesabına kullanabilen insandır. İşte size birkaç tane yöntem;
   Düzenli tekrarlar yapın (ders sonunda, gün sonunda, hafta sonunda, ay sonunda,…)
   Öğrendiklerinizi resimlerle ve filmlerle hatırlamaya çalışın ( savaşlar, Newton’un kafasına elma düşmesi, kimyasal deneylerdeki patlamalar, …)
   Çalışırken, zamanı geldiğinde neleri hatırlamanız gerektiğine karar verin (hangi formül nerede, nasıl kullanılmalı,…)
   Öğrenme sürecinde 5N, 1K formülünü kullanmanız hatırlamayı kolaylaştıracaktır
   Öğrendiklerinizin önemli olduğunu düşünürseniz, daha sonra hatırlamanız kolay olacaktır
   Öğrendiğiniz bilgileri hatıralarınızla örtüştürerek benzerliklerini kullanın (yaranızdaki kanın durmaması ile kanınızdaki K vitamini eksikliği,…)
   Bir haber muhabiri gibi davranarak, hiçbir detayı kaçırmadan, olayları fotoğraf çeker gibi zihninize kaydedin. Böylece göz, kulak ve beyin arasında güçlü bir koordinasyon kurmuş olursunuz
   Birkaç duyu organınızı kullanarak öğrenme işlevini yerine getirin (sadece duyarak ve görerek değil aynı zamanda yazarak ve anlatarak ders çalışın…)
   Kendi ifadelerinizle tuttuğunuz notlar ve çıkardığınız özetlerden tekrar yapmak hatırlamayı kolaylaştırır
   Öğrenme sürecinde, öğrendikleriniz arasında anlamlı bağlantılar kurun, çağrışım ve ilişkilerini tespit edin. Bunun için harcadığınız zamana acımayın
   Öğrendiğiniz konunun anahtar kelimelerini kullanın (kağıtlara yazın, evin bir tarafına asın, sık kullandığınız eşyalarınızın arasına serpiştirin ve karşılaştığınızda üşenmeden konuyu zihninizden kısaca tekrarlayın,…)
   Öğrendiklerinizi gözlerinizin önünde canlandırın (konunun yazılı olduğu sayfalar, formülü içine aldığınız dairenin yamukluğu, çözdüğünüz yaprak testin rengi,…)
   Konuyu çalıştığınız ortamı hatırlayın (arkadaşınızın evinde, öğretmeninizin evinde, soba başında,…)
   Sayısal derslerdeki formülleri anlamlandırın (Sıvı basıncı formülü F=h.d.s ifadesini ‘hadise’ şeklinde,…)
   Bilinçli ezberler yapın
   Ders çalışırken başka işlerle ilgilenmeyin, konsantre olun, ilgi ve dikkatinizi dağıtmayın
   Notlarınızı tutarken, özet çıkarırken özenli davranın
   Hayata olumlu bakın, her şeyden şikayetçi olmayın
   Beyninizin güne hazırlanması için sabahları erken kalkarak 20-30 dakika kitap okuyun
   Bir konudaki önemli bilgileri farklı renklerdeki kalemleri kullanarak yazın veya altını çizin
   Çalıştığınız konuyu iyice anlayın, çünkü beyin iyice öğrenilmiş bilgileri yeri geldiğinde hemen hatırlar
   

Soru çözmek
Sınavlar öğrencinin başarısını ölçen en önemli kriterdir. Sınavlar sayesinde öğrencilerin müfredatlarda öngörülen konuları ne kadar öğrendiği tespit edilir.
İnsanlar hayatları boyunca birçok sınava girerler. İşe girebilmek için, ehliyet almak için, bir okulu kazanabilmek için, işyerinde terfi etmek için, öğrenme sürecinde bilgi seviyesini ölçmek için,… Bunlar insan hayatını etkileyen sınavlar olduğu için doğal olarak heyecan, stres ve korkuya sebep olabilirler. Bütün bunlar herkes için farklı derecelerde etkili olur. İki yıl boyunca üniversiteye hazırlanan bir öğrenci sayısız deneme sınavına girip çıktığı halde ÖSS’ de heyecana kapılabilir, sınav günü yaklaştıkça strese girebilir ve korkuya kapılabilir. Sınavlara bol soru çözerek hazırlanmak bunları ortadan kaldırmasa bile daha da rahatlatacağı kesindir.
ÖSS’de başarılı olmanın yolu çok çalışmakla birlikte, bol miktarda soru çözmektir. Farklı tiplerde sorular çözerek sınava hazırlanmalısınız. Böylece sınavda karşınıza çıkabilecek her türden soruya karşı hazırlıklı olursunuz. Elbette ki soru çözmenin yolu bilgiden geçiyor. Bilmediğiniz bir konudan soru çözmeye kalkışmak sizi o konuya dolayısıyla da derse karşı soğutur. Çünkü çözeceğiniz soruların çoğu yanlış olacaktır. Yüzeysel bilgiye sahip olmaktan çok o konuyu detayları ile öğrendikten sonra soru çözümüne geçmek daha doğrudur.
ÖSS test tekniği ile yapılan bir sınav olduğundan klasik sınavlara hazırlandığınız gibi hazırlanamazsınız. Test tekniği ile ilgili olarak sınava hazırlanırken ve sınav sırasında şunlara dikkat ederseniz başarıya ulaşmanız mümkün olacaktır:
   Soruları doğru çözebilmek için öncelikle konuyu çok iyi bilmelisiniz. Yoksa çözdüğünüz soruların çoğunun yanlış olduğunu göreceksiniz.
   Bir konu ile ilgili soruları çözmeden önce o konu ile ilgili örnek soruları ve çözümlü sorulara bakın. Daha sonra kolaydan zora doğru olan testlerden soruları çözmeye başlayın.
   Çalıştığınız konu ile ilgili olarak daha önce ÖSS’de sorulan soruları kesinlikle çözün. Her yıl, sorulan soruların mantığı çok az değişmektedir. Çıkmış sorular çıkacak soruların aynasıdır diyebiliriz.
   Soruları yanlış çözdüğünüzde moralinizi bozmayın, hemen eksikliklerinizi tespit edin ve konuyu tekrar gözden geçirin.
   Çözdüğünüz soruların özellikle ÖSS standardında olmasına dikkat edin. Bunun için öğretmenlerinizden ve çevrenizde bu konuda tecrübeli insanlardan tavsiyeler alın. ÖSS standardında olmayan veya ÖSS kapsamında olmayan soruları çözerek zamanınızı boşa harcamayın.
   Soru çözerken kesinlikle başka bir şeyle uğraşmayın. Müzik dinlememeli, arkadaşlara 1-2 kelime ile de olsa cevap yetiştirmemeli, göz ucuyla televizyona bakmamalı, bir şeyler yememelisiniz. Çünkü sınavda böyle bir ortam olmayacaktır. Her şeyinizle sınava hazır olmalısınız.
   Soruyu anlamak aslında çözümün yarısıdır. Bu yüzden okuduklarınızı hemen anlayabilmek için okuma alışkanlığı kazanın.
   Soruyu birkaç kere okuyarak kafanızı karıştırmayın ve zaman kaybetmeyin. Soruyu soran kişinin ne demek istediğini düşünüp durmayın.
   Soruyu okurken bütün metnin altını çizmeyin. Sadece önemli kelimelerin altını çizin.
   Soru çözerken konudan konuya atlamamalısınız. Bir konu ile ilgili yeteri kadar soru çözüp o konuyu tam kavramadıkça yeni bir konuya geçmeyin.
   ÖSS’ye kadar soru çözme işine hiç aralık vermeden devam etmelisiniz. Bir gün 300 soru çözüp iki gün hiç soru çözmemek gibi tezatlardan uzak durmalısınız. Böyle yapacağınıza her gün 100 soru çözüp istikrarınızı korumalısınız.
   Soru çözme hızınızı yavaş yavaş artırmalısınız. İlk zamanlar günde 30 soru ile başlayarak her hafta 10’ar 10’ar artırabilirsiniz.
   Günlük ortalama 100-150 soru çözerek ÖSS’ye hazırlanabilirsiniz. Özel bir durum söz konusu olmadıkça daha fazlasını çözmek dikkatinizi dağılmasına sebep olur ve yanlışlarınızın sayısı artar. Yani çözdüğünüz soruların sayısında bir istikrar olmalı.
   Soru çözerken veya sınavda yorulduğunuzu ve dikkatinizin dağıldığını hissettiğinizde kısa süreli aralıklar verin. 5-10 saniye sürecek bu aralıklarda boynunuzu hareket ettirme, kollarınızı açma, gözlerinizi hızlı hızlı açıp kapatma, gerinme, gözlerinizi kapatarak şakaklarınızı ovma gibi bedensel egzersizler yapın.
   Evde veya başka bir ortamda ders çalışırken bile kendinizi sınavdaymış gibi düşünün. Önünüze aldığınız soruları bitirmeden başka bir iş yapmayın. Böylece ÖSS için antreman yapmış olursunuz. Ayrıca konsantrasyonunuz bozulmadığı için daha çok net çıkarırsınız.
   ÖSS’de sorulan soruların içindeki bilgilerin hiçbiri boş yere verilmez. İşinize yaramadığını düşündüğünüz bir bilgi ile karşılaştığınızda soruyu dikkatlice tekrar okuyun.
   Sınava hazırlanırken çözemediğiniz veya yanlış çözdüğünüz soruların doğru cevaplarını kesinlikle araştırıp bulun. Yoksa yeni şeyler öğrenmeniz ve hatalarınızı telafi etmeniz mümkün olmaz. Kim bilir belki de ÖSS’de onlara benzeyen sorular gelir.
   ÖSS’de istediğiniz sonucu alabilmek için kendi dershanenizdekilerin yanı sıra diğer dershanelerde ve okulda yapılan deneme sınavlarına katılın. Zaman zaman da evde kendi kendinize deneme sınavı uygulayın. Böylece farklı tipte sorular görmüş olursunuz.
   Birbirine benzeyen iki şık varsa ikisinin de doğru cevap olamayacağı ihtimali üzerinde durun.
   Birbirinin tersi iki şık varsa bunlardan birinin doğru olabileceği ihtimali üzerinde durun.
   Ders çalışırken ve ÖSS’de kullanılmak üzere kendinize ait bir işaretleme sistemi geliştirin. Mesela doğru şıkkı daire içine alın, bunun yanlış olduğunu tespit ettiğinizde dairenin içini karalayın, kesinlikle yanlış olan şıkların üzerine (X) işareti koyun, atladığınız soruların numarasını daire içine alın, anlamadığınız soruların yanına (?) işareti koyun,…
   Cevaplarınızda alt alta 4 veya 5 tane aynı şık olmamasına dikkat edin. Çünkü şimdiye kadar böyle bir şey olmadı.
   Yanlış olduğuna kesin emin olmadıkça ilk bulduğunuz cevabı değiştirmeyin.
   Sınav sırasında çözemediğiniz veya belli bir süre içinde sonuca ulaşamadığınız sorulara işaret koyup sonraya bırakın. Böylece testi bitirdikten sonra kitapçığı hızlı bir şekilde çevirirken o sorular hemen gözünüze çarpacaktır.
   Zor olan soruları çözüp cevaplamak zorunda olmadığınızı bilin. Çünkü her sorunun puan değeri aynıdır, o soruyu çözdünüz diye size ek puan verilmeyecektir. Her soruyu çözmeliyim şeklinde bir iddia sahibi olmayın. Soruyu yanlış çözme ihtimalini her zaman göz önünde bulundurun. Unutmayın, ÖSS’de gelen soruların
   %10’u çok kolay
   %20’si kolay
   %40’ı normal
   %20’si zor
   %10’u çok zordur.
   Sorunun doğru şıkkını cevap kağıdına tam olarak karalayın. Yarım veya daire dışına taşarak karalanmış, silik, X işareti atılmış şıklar bilgisayar tarafından cevaplandırılmamış gibi değerlendirilmektedir.
   Her sorunun bir tane doğru cevabı vardır. Eğer bir soruda iki tane şık işaretlerseniz o sorunun yanlış kabul edileceğini unutmayın.
   Hiçbir soruyu tam okumadan şöyle bir bakıp geçmeyin. Belki de çok kolay bir soruyu kaçıracaksınız.
   Bazı sorularda şıklardan giderek sonucu ulaşmak daha pratiktir. Bu tip soruları ÖSS’den önce iyice öğrenmelisiniz. Bu size zaman kazandırır. Bu tip sorular için öğretmenlerinizden yardım isteyin.
   Zamanınızı iyi ayarlayın. Bunun için
   Hem ders çalışırken hem de sınavlarda masanın üzerine koymak üzere yanınızda mutlaka bir saat (kronometreli olabilir) bulundurun ve sık sık geçen veya kalan zamanı kontrol edin.
   Her soruya 1 dakika ayırın. İlk zamanlar biraz daha fazla olabilir ama daha sonra 1 dakikadan da az olmalı.
   Zaman kazanmanın ve zamanı iyi değerlendirmenin yolu çok soru çözmektir.
   Hızlı okuma tekniğini öğrenerek özellikle sözel soruları 1 dakikadan daha kısa sürede okumaya çalışın. Böylece sayısal sorular için daha uzun zaman kullanabilirsiniz.
   Evde soru çözerken bile zaman tutun.
   Zor gibi görünen soruları atlayın veya belli bir sürede sonuca ulaşamıyorsanız o soruya işaret koyarak başka bir soruya geçin. Gerektiğinden fazla zaman harcamayın.
   ÖSS’ye hazırlanırken girdiğiniz denemelerde zaman açısından kendinizi kontrol edin.
   Testin her bölümü için ayırdığınız süreyi bir kağıda yazarak masanızın üzerine koyun ve sık sık saate bakarak ne durumda olduğunuzu kontrol edin.
   Sınavlarda şıkları cevap kağıdına tek tek değil, sayfa sayfa, bölüm bölüm yazın. Bunu yaparken atladığınız sorulara dikkat edin. Şıkları cevap kağıdında alt alta dizmeyin. Soru numaralarına bakarak işaretlemeler yapın. Böyle yaptığınızda zihninizi biraz dinlendirmiş olursunuz.
   Sayısal sorularda işlem yapmanız gerekiyorsa mutlaka yazarak işlem yapınız. Kafadan yapacağınız işlemlerde hata yapabilirsiniz.
   Bir bölümden diğer bir bölüme geçerken zaman kaybetmeden zihninizi ve bedeninizi dinlendiriniz.
   Doğru cevaba ulaşmak için yanlış şıkları eleyin. Geriye kalanlar arasında doğru cevabı arayın.
   Paragraf sorularında önce soruyu, sonra şıkları okuyun. Daha sonra metni okuyarak sorunun cevabını metin içinde arayın.
   İnsan zihni olumlu ifadelere karşı daha duyarlıdır. Bu yüzden negatif biçimlerde sorulan sorulara dikkat edin.
   Tüm şıkları okumadan soruları cevaplamayın. Cevap şıkları arasında doğruya çok yakın çeldirici şıklar bulunabilir.
   Zor görünen sorulara farklı açılardan bakarak çözmeye çalışın.
   Sizin için en kolay ders hangisi ise soru çözmeye önce oradan başlayın. Sonra zorluk derecelerine göre diğerlerini çözmeye çalışın. Böylece sınavın başında moralinizi bozacak sorulardan kurtulmuş olacaksınız.
   ÖSS’de size en çok puan kazandıracak bölümden soruları çözmeye başlayabilirsiniz. Böylece kısa zamanda kazanmak istediğiniz okulun puanına yaklaşmış olursunuz. Daha sonra diğer bölümlerin sorularını çözerek puanınızı artırmayı çalışın.
   Sınav sırasında, yapamadığınız soruları düşünerek dikkatinizi dağıtmayın.
   Şıkları ikiye düşürdüğünüzde mutlaka birini işaretleyin. Bunu yaparken aklınıza ilk gelen şıkkı işaretleyin. Bu şekilde 6 tane soru cevaplandırdığınızda;
   6 tanesi doğru ise, 6 net
   5 tanesi doğru ise, 4,75 net
   4 tanesi doğru ise, 3,5 net
   3 tanesi doğru ise, 2,75 net
   2 tanesi doğru ise, 1 net
   1 tanesi doğru ise, -0,25 net yapmış olursunuz ki bunlar hiç de yabana atılacak şeyler değildir.
   Soru metninde geçen hepsi, her zaman, asla, hiçbiri, bazen, bazı,kesinlikle gibi kelimelere dikkat edin.
   Formülleri kendinizce anlamlı şekilde şifreleyerek hemen hatırlamayı kolaylaştırın.
   Şekil olmayan fizik, geometri, coğrafya sorularında şekiller çizerek cevaba ulaşmaya çalışın.
   Sorulara karşı, bu çok zor çözemem veya bu çok kolay hemen çözerim şeklinde önyargılı olmayın. Bu yaklaşımlardan biri moralinizi bozarken diğeri de aceleci davranarak soruyu yanlış çözmenize sebep olabilir.
   Farklı çözüm yolu olan soruları bu yolları kullanarak tekrar çözün.
   Cevap şıkları arasında en uzun veya en karışık görüneni genelde doğrudur. Çünkü cevabın net olması gerekir ve bu kısa bir şekilde ifade edilemez.
   Bulduğunuz sonucu tersten kontrol edin. Belki de küçük bir ayrıntıyı atlamış veya verilen bilgileri yanlış kullanmış olabilirsiniz.
   Çok kolay bir soruyla karşılaşınca şüphelenin ve soruyu daha dikkatli okuyun. Ama her kolay sorunun altında bir bit yeniği aramayın, belki de gerçekten kolay sorudur.
   Her dersin kendine göre bir çalışma sistemi ve soru çözme tekniği vardır. ÖSS’den önce bu teknikleri öğrenip kendinize uyarlamaya çalışın.
   Soruların kendilerine göre bir mantığı vardır, bunları anlamaya çalışın. Soruları kendi mantığınıza göre çözmeye kalkışırsanız yanlış yaparsınız.
 
  Bugün 15 ziyaretçi (44 klik) kişi burdaydı! © yunak-andl Yönetimi  
 

2009 © Copyright by İsa Pehlivan ® Tüm Hakları saklıdır.
Yasal Uyarı: Web içeriği hiç bir şekilde izinsiz Kopyalanamaz ve Kullanılamaz!!
Tema: İsA V:2.0

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol